Yıllar hızla geçiyor ülkede artık yepyeni bir dönem yaşanıyordu. "büyük Türkiye" sloganı ilk kez duyulmaya başlamıştı. Türk ekonomisi, rejim tartışmaları ve geçici hükümetlerin elinde istikrarsiz, durgun bir hal almıştı. 65'ten sonra sistem yerleşmeye basladı, ekonomi de kendine geldi. 2. kalkinma planıyla liberal bir ekonominin çarkları donduruldu. Özel sektör tesvikleri bir yandan, keban barajı, boğaz koprusu gibi buyuk projeler öte yandan, ülkede refah yayilmaya basladi. Köylere elektrik gidiyor, dunyadaki büyümeden Türkiye'de nasibini aliyor ve ülke başbakanın tabiriyle ikiye katlanıyordu. Düşünebiliyor musunuz enflasyon %5'ti, temel atma törenlerinin birinden diğerine koşturan demirel'in keyfine diyecek yoktu. Tabii bu canlılık sosyal yasama da yansıyordu. Sendikalar, dernekler, üniversiteler kıpır kıpırdı. Dünya ve Türkiye doludizgin 1968'e giriyordu. Dunya ve Türkiye tarihinde hep özenilerek bakılacak bir kuşağa ismini veren yıl, 1968 gelip çatmıştı.
1968 tarihi fazla mesai yaptığı yıldı. Dünya, 50'lerin soğuk kış uykusundan, 1968 baharinda uyandı ve o yıl geçmiş gelecekten ayrıldı. Almanya'da başlayan bir deprem hızla önce Paris'e oradan da dalga dalga bütün Avrupa'ya yayıldı. Sokaktaki bu depremin motoru gençlerdi, onlar 2. dunya savaşı sonrası cepheden dönen askerlerin çocuklarıydılar. Yeni bir entellektuel bilinçle yetişmişlerdi. Ama kendilerine sunulan dünya vaad edilenden oldukça farklıydı. 60'lar biterken sistem tıkanmaya baslamıştı. İşsizlik büyüyordu ve yeni sistemin patronu Amerika, Vietnam'da çirkin yüzünü göstermeye baslamıştı. Savas sonrasınin ilk genç kuşagı savas sonrası gözlerini bu görüntüleri ile açtı ve isyan etti.
Vietnam savaşı, ay'a seyahat, Martin luther king ve Robert Kennedy'nin öldürülmeleri ve nihayet pragda sovyet tankları, hepsi inadına tek bir yıla sığdırıldı. Ve o yıl dünyanın dört bir yaninda milyonlarca genc setlerini yıkan nehirler gibi meydanlara aktı. Bu, 20. yüzyılın en kalabalık ayaklanmasıydı. Avrupa sokaklari şiddetle tanıştı. Üniversiteler işgal gördü. Devrim virüsünün işçilere de bulaşmasıyla hayat felç oldu, ve 1968 insanlik tarihine "başkaldırının yılı" olarak gecti.
1968 tarihi fazla mesai yaptığı yıldı. Dünya, 50'lerin soğuk kış uykusundan, 1968 baharinda uyandı ve o yıl geçmiş gelecekten ayrıldı. Almanya'da başlayan bir deprem hızla önce Paris'e oradan da dalga dalga bütün Avrupa'ya yayıldı. Sokaktaki bu depremin motoru gençlerdi, onlar 2. dunya savaşı sonrası cepheden dönen askerlerin çocuklarıydılar. Yeni bir entellektuel bilinçle yetişmişlerdi. Ama kendilerine sunulan dünya vaad edilenden oldukça farklıydı. 60'lar biterken sistem tıkanmaya baslamıştı. İşsizlik büyüyordu ve yeni sistemin patronu Amerika, Vietnam'da çirkin yüzünü göstermeye baslamıştı. Savas sonrasınin ilk genç kuşagı savas sonrası gözlerini bu görüntüleri ile açtı ve isyan etti.
Vietnam savaşı, ay'a seyahat, Martin luther king ve Robert Kennedy'nin öldürülmeleri ve nihayet pragda sovyet tankları, hepsi inadına tek bir yıla sığdırıldı. Ve o yıl dünyanın dört bir yaninda milyonlarca genc setlerini yıkan nehirler gibi meydanlara aktı. Bu, 20. yüzyılın en kalabalık ayaklanmasıydı. Avrupa sokaklari şiddetle tanıştı. Üniversiteler işgal gördü. Devrim virüsünün işçilere de bulaşmasıyla hayat felç oldu, ve 1968 insanlik tarihine "başkaldırının yılı" olarak gecti.
Son düzenleme: